Lodos

Nazım Hikmet Ran

Başlangıç 

Kim bilir kaç milyon ton ağırlığında 
                                        ummanda çalkalanmakta su. 
En yalnız dalganın üzerinde 
                                        boş bir konserve kutusu... 
  
+ 1 
Bir aydır ki hapisane geceleri böyledir : 
kızgın dişi kediler 
- apışları ıslak 
                    tüyleri diken diken 
                    enselerinde diş yerleri - 
                                          bazan kuş 
                                          bazan insan sesi çıkarıp 
                                                      dolaşıyorlar 
                                                      gebe kalana kadar. 

Mevsim bahara yakın. 
Hava lodos. 
Nasıl şiddetli 
                   nasıl sıcak esiyor... 

Biz altı yüz adet 
            kadınsız erkeğiz. 
Alınmış elimizden 
            doğurtmak imkânımız. 
En müthiş kudretim yasak bana : 
yeni bir hayat aşılamak, 
bereketli bir rahimde yenmek ölümü, 
yaratmak seninle beraber : 
sevgilim, yasak bana etine dokunmak senin... 

Mevsim bahara yakın. 
Fırtına. 
Lodos. 
Nasıl şiddetli 
          nasıl sıcak esiyor... 

Bir yerlerde bir cam kırıldı yine 
                                          - bu gece bu üçüncüsü -. 
Hangi boş koğuşun kapısı açık kalmış, 
                                                    küüüt, küt, 
                                                           nasıl çarpıyor... 
  
+ 2 
Tepedelen cephesinde bir ceset, 
örtülüyor altında karların, 
ve başından uçan miğferi 
                    yuvarlanıyor önünde rüzgârın... 
  
+ 3 
Fabrikanın avlusunda 
                                    elektrik ışığı, 
ucunda ince bir telin 
                                    sallanıyor iki yana. 
Bir kadın. 
Boynu çıplak, 
uzun saçlarıyla etekleri uçarak 
                                      atölyenin kapısında... 

Rüzgâr vurdu putrellere. 
Atölyenin saçağından 
                       büyük bir buz parçası düştü yere... 
  
+ 4 
Ovaya dörtnala yaylılar iniyor : 
çıngıraklar hamutlarında beygirlerin. 
Ve iki yanda çırpınan muşambalarıyla 
koşuyorlar gece yarısı denize doğru... 
  
+ 5 
İnce uzun kılçıklardan ibaret kalan kavak ağaçları 
                                                           aydınlıktılar 
                                                           mehtâbolmadığı halde. 
Ve kalın 
ve dallı budaklı kestaneler kımıldanıyor 
                                            - iki yana sallanıyor değil 
                                                 ağır ağır yer değiştiriyorlar âdeta - 
gidiyordu göz alabildiğine 
                                  yıldızların ışığında 
                                               yapraksız ahşap kalabalığı... 
Buna rağmen bu lodos, 
                           bu uğultu. 
Buna rağmen havada 
                            dişi bir ten kokusu 
                            ve yüklü bir yumurtalığın sıcaklığı... 
Dağlarda kar çözülüyor. 
Yürüyor usareler 
          yapraksız dalların ucuna doğru. 
Gebe. 
Gebelik. 
Mevsim bahara yakın 
ve doğumun 
             - korkunç 
                                güzel 
                                         ve sıcaktır - 
günü doldu dolacak...

23.01.1941