Öteler

Gelenler bu dünyâya gidiyor birer birer;
Her gün ruhlara çarpan kederli birkaç haber... 

Öteye inanmayan sînelerde burkuntu;
Onlar için çılgınlık saklanacak tek kuytu. 

Perişan dünyâlarında her şey mâlihülyâ;
Ruhlarında (ebediyet) bir karanlık rüyâ... 

Nâsiyelerinde sopsoğuk yokluğun eli,
Hayat-ölüm iç içe çehrelerinden belli... 

Bilginler, "Gitmek tabiîdir!" tesellîsinde,
Lâkayd olanlar, henüz bedenin pençesinde: 

Birşey duymamak için (çakır-keyf) olmak gerek;
Zavallı! Bu hezeyanla eriyip gidecek... 

Zaman durmadan öğütüyor ve durmuyor çark,
Çıkacak bir meçhûl an önlerine son durak...! 

İlmin o iddialı huzur tesellîleri,
Avutamaz tımarhanedeki delileri... 

Bize göre birdir ilk varoluş, son diriliş;
Bu kutlu yolculukta gâye, Sonsuz’a eriş. 

Her şey bir başka, inancin pembe dünyâsinda,
Beklenilen mutluluk ölümün verâsinda...