Dokunmak Sana

Dr. Arif Ali Albayrak

Alacakaranlıkta 
bir kadife kumaş düşlüyorum.
Silik, hafif seçilen ama gerçek.
İşte öyle birşeysin sen;
yumuşak, hoş, tatlı,
heyecan dolu, ürkek ve kaygan.
Koklayınca solacak bir çiçek,
dokununca kaybolacak bir hayal gibisin.
Mum alevi gibi titrek, 
sevdan gibi kararlı,
yüreğin gibi korkusuz ve 
gözlerin,
gözlerin gibi aşk dolu.

Dokunmak sana;
o derinden bakan,
o her zaman gülen gözlerine dokunmak,
o heyecanla,
o sevdayla titreyen tenine dokunmak.
Ama dünyanın en günahkar uzuvları,
elleriyle değil, 
sevdalının duyguları ile dokunmak.
Gözlerle dokunmak gözlerine,
sözlerle dokunmak sözlerine, 
dokunmak o ipek saçlarına,
sana dokunmak velhasıl 
sana
herşeyine.

Sevmek seni;
ama bir avcının avını sevmesi gibi değil
acımasızca,
ürkek bir ceylana dokunur gibi sevmek,
annenin yavrusuna sarılışı gibi sevmek,
duyguların en güzeli ile sevmek,
cevabi bir duygu ile
sevildiğini bilerek.

Yaşamak seni;
çatlamış toprağa inen yağmur damlaları tadında
yaşamak seni,
akşamın hüznüne karışmış duygularda,
erişilmesi en zor sevdalarda,
seni senden sakınarak,
seni senden saklayarak yaşamak,
yaşamak seni.

Yoksun artık,
ama 
şimdi sesin tatlı bir nağme,
hoş bir çığlık
düşlerimin harmanında. 
Bekliyorum, 
bekleyeceğim,
her akşam gün batana dek...

20.10.1998